CİNSEL SOĞUKLUK NEDİR CİNSEL SOĞUKLUK NEDENLERİ TEDAVİSİ

Cinsel soğukluk “cinsel birleşmeden gereğince zevk almamak” olarak tanım­lanabilir. Cinsel birleşmenin en yüksek haz derecesi olarak kabul edilen orgazma ulaşamamaktan, bu derecenin biraz gerisinde kalmaktan başlayarak

cinsel birleşmeden , en ufak bir zevk almak bir yana, nefret etmeye kadar değişen durumlara rastlanabilir. Bir kadının cinsel bakımdan soğuk olması onun kısır olması demek değildir. Çünkü kadınlar hiç‘ cinsel birleşme yapmadan da (örneğin sunî döllenmede hekimin spermayı bir şırıngaya doldurup döl yatağına şırınga etmesinde olduğu gibi) gebe kalabilir.

Kadın sorunlarının en ciddi olanlarından-dır. Bu durumdaki kadın, cinsel uyarımlara tepki göstermez. Erotik haz duygularından yoksunmuş izlenimi verir. Cinsel birleşmede dölyolunda ya hiç ıslanma olmaz ya da çok hafif bir ıslanma olur. Cinsel haz almayan kadın, cinsel birleşrheye zorunlu olarak katlanılan bir tören gözUyle bakar. Bazıları sırf evliliklerini sürdürebilmek için cinsel temasa katlanır, bazılarıysa gerçekten itici buldukları bu olayı yaşamamak için ellerinden geleni yaparlar. Ancak cinsel soğukluk çeken kadınlar arasında, cinsel birleşmenin içerdiği yakınlıkta tad alarak sevişmeye katılanlar da vardır. Cinsel birleşmeyle ilgili ruhsal ya da bedensel bir takım sorunları olan erkekler çoğunlukla rahatsızlıklarını gi­dermek için bir girişimde bulunurlar. Oysa kadınlarda bu tür rahatsızlıklarını itiraz etmeksizin kabullenen bir tutuma daha sık raslanır. Cinsel soğukluk

sorunu olan kadınlar da genellikle böyle yaparlar. Eşlerinin bir an önce doyuma ulaşması için kendi bedenlerini sunar­ken bunu herhangi bir hazdan yoksun olarak, mekanik bir şekilde yaparlar. Bazıları, salt karşılarındaki erkeğin aldığı hazı seyrederek adeta bir “görevini yerine getirme” duygusu yaşarlar.’ Fakat çoğunlukla kadın hic bir bencil erotik hazin bulunmadığı birleşmeden bir süre sonra bıkar ve cinsel birleşmeyi tümüyle itici bulmaya başlar. Kendinden iğrenme, depresyona girme gibi umut­suzluk belirtileri ortaya çıkar. Bu durumdaki kadın, eşiyle birleşmeden kaçmak için hastalık, yorgunluk bahane eder. Eşinin cinsel tepkileriyle fazla ilgili olmayan erkek bu gibi belirtileri olağan sayarak pek üstünde durmağa değer bulmaz, özellikle cinsel baskının, kadına değer vermezliğin

hakim olduğu bir toplumda bu ciddi ruhsal ve bedensel sorun, görmezlikten gelinir. Hatta eşinin ilgisizliğini gizliden gizliye kendi yetersizliğine yoran güven­siz bir erkek, karısını cinsel birleşmede özellikle bir katkı göstermeğe zorlar ki bu kadın için var olan sorunu daha da kötüleştirir. iffet ve ahlâk kavramlarının kadını cinsel alanda cansız, ruhsuz ve tepkisiz bir yaratık haline getirdiği ülkelerde cinsel soğukluk, en sık raslanan kadın sorunudur; ama zaten kadının cinsel birleşmeden kendi hesa­bına tad alması beklenmediğinden bu sorunun üstünde hiç durulmaz. Oysacinsel soğukluk, kadının gerek ruh sağlığı gerek aile yaşamı açısından son derece ters etkileri olabilen bir rahatsız­lıktır

Hiç orgazma erişemeyen ya da yetersiz orgazma erişen bir kadın için, evliliğini bir mezarlıkta yaşıyor, denilebilir. Yeni evlenmiş bir kadının orgazma ulaşmayı öğrenebilmesi için belirli bir süre gereklidir.Ancak Bu sürenin uzunluğu ya da kısalığı kadına göre değişir. Yapılan bazı araştırmalara göre, kadınların yüzde yirmi dördü ilk- cinsel birleşme denemelerinde, yüzde yirmi yedisi evliliklerinin ilk bir kaç haftasında, yüzde yirmi altısı evlendikten bir yıl sonra, yüzde on altısı bir yıldan daha uzun bir süre sonra orgazma ulaşmışlar, yüzde yedisi ise orgazmı hiç bir zaman tadamamışlardır. Ancak, kadınların yüz­de yirmi dördünün ilk cinsel birleşmede orgazmı başarabildikleri iddiası oldukça kuşku götürür bir sonuçtur. Yapılan bir başka araştırma kadınların ancak yüzde dördünün ilk cinsel birleşmede orgazma ulaşabildiklerini, yüzde ellisinin ise evli­liklerinin ilk bir kaç haftasında aynı başarıya eriştiklerini belirtmektedir.

Cinsel terapide soğukluk, birincil ve ikincil cinsel soğuluk olarak iki değişik sınıflandırmaya sokulur. Bunlardan ilki, yaşamlarında hiç bir kez erotik haz tatmamış bireyler için geçerlidir, ikincil soğukluk ise flört evresinde, başka bir eşle, ya da aynı eşle başka dönemlerde cinsel haz duyabilmiş olup sonradan soğukluk ■ belirtileri gören kadınların durumunu tanımlamaktadır. Cinsel heyecanlanma, otonom sinir sistemi tarafından düzenlenen ve iç organlara yönelik duyarımlar üzerinden harekete geçirilen bir tepkidir. Nefes alma, sindirim de benzer tepkilerdir. Bunların hepsi ruhsal durumlardan etkilenirler. Sinirlenme, heyecan, öfke, vb. duygusal durumlar sindirim ve nefes almayı nasıl etkiliyebiliyorlarsa, cinsel heyecanlanmayı da o ölçüde etkiler. Kadında cinsel heyecanlanmayı olumsuz biçimde etkileyen duygular uzak bir noktadan kaynaklanmakta olup belirsiz nitelik gösterebilirler. Bunlar daha çok

çeşitli bilinçaltı endişelerdir. Doğrudan doğruya cinsellikle bağlantılı olmayabilir­ler. Kadının cinsel bakımdan bir özerklik kazanmamış olması, orgazma ulaşama­mak kaygısı , kendisiyle fazla meşgul olması,.sevgilisiyle İletişim kuramaması gibi o anlık endişeler de cinsel soğuklukta önemli rol oynayabilmekte­dirler