Kadınlar arasında eşcinselliğe erkeklere oranla daha az raslanılır. Ya da en azından dış görünümde durum böyledir. Sevicilik, ya da kadın eşcinselliğinin yasalarca suç sayıldığı pek az ülke vardır. Genellikle kadınlar arasındaki cinsel ilişkilerin varlığı akla getirilmez. Diğer yandan bu tür ilişkiler içindeki kadınlar erkek eşcinsellere göre çok daha az suçluluk duyguları taşırlar. Erkek eşcinselliğinin kapsamı içinde mutlaka karşılıklı mastürbasyon, vb. bedensel uygulamalar bulunur. Oysa kadınlar arasındaki eşcinsel ilişkiler ara sıra kucaklaşıp öpüşmek gibi bazı “normal” sayılan hareketler dışında hiç bir fiziksel belirtiye dönüşmeksizin salt psikolojik düzeyde gelişebilir. Cinselliği yaşamın diğer alanlarından ayrı bir olgu olarak gören ve sevgiden bağımsız sanan kimseler, bir arada yaşayan bütün kadınlar arasında bir ölçüde eşcinsellik bulunduğunu işittik
lerinde çok hayret edebilirler. Fakat gerçekte sevgi ile cinselliği birbirinden ayırmak zordur. Tüm duygusal ilişkilerin içinde, kabul edilse de edilmese de bir parça bedensellik vardır. Türkiye gibi kadın ve erkeklerin toplum hayatında birbirlerinden oldukça ayrı alanlara kısıtlandığı ülkelerde en sık yakınlık ve toplumsal teması birbirleriyle yaşayan hemcinsler arasında eşcinsel eğilimler bulunmasını yadırgamamak gerekir. Bu, yalnızca evlenmemiş genç kızlarla kadınlar için geçerli değildir. İçinde yaşadığımız kültüre eVli kadınlar da erkekleriyle genelde son derece kısıtlı duygusal ilişkiler yaşama olanağına sahiptir. Pekçok durumda erkeğin karısıyla paylaştığı sofra ile yatakodası dışında başka bir ortak ruhsal, kafasal
yaşam alanı yoktur. Dolayısıyla her iki taraf da duygusal doyum için daha çok hemcinslerine yönelmektedir. Bu , toplumumuzla ilgili inkar edilemeyecek bir gerçektir.
Karşı cinsel ilişki kurma fırsatı olan bir kadın nasıl olup da salt kendi cinsine yönelik cinsel doyum arar ve evlilik, çocuk doğurma, vb. olaylara sırt çevirir? Büyüme çağlarında genç kızların bir arkadaş ya da kendilerinden yaşça büyük öğretmen, akraba gibi bir kimseye karsı olağanüstü ilgi duymaları
bilinen bir şeydir. Bu, cinsel kimliğin geliştiği çağlarda kendi Cinsinden birini örnek alarak onunla özdeşleşme anlamı taşır. Büyümenin çok doğal bir yanıdır. Kadın olarak kendine güven doyduğu bir çağa ulaştığında genç kızda artık bu tür hayranlıklar, örnek almalar ve özdeşleşmeler kalmaz. Fakat pek çok genç kız da bu adımı atamaz, çok gerekli olan kendine güveni kazanamaz. Bu bir çeşit cinsel aşağılık duygusu yaratır ve sonucunda karşı cinsle temastan kaçınma başlar. Çünkü genç kız erkekler tarafından beğenileceğini, isteneceğini sanmamaktadır. Bir başka sonuç da kendi cinsine karşı ilgi duymaya devam etmektir. Bu ilgi farklı yoğunlukta olabilir. Başka kadınlara karşı hafifçe hayranlık duymaktan bir hemcinsini şiddetle eş olarak arzulamaya kadar değişebilir:
Cinsel seçimleri eşcinsellik olan kadınlarda kendi dişiliklerini gerçekleştireme-menin ötesinde derin bir ruhsal güvensizlik vardır, İşte bundan dolayı, karşı cinsten bir eşle kurulan ilişkilere oranla seviciler arasındaki ilişkilerde büyük ölçüde bağımlılık bulunur. Eşcinsel kadın cinsel bir eş aramanın yanısıra kendine bir anne aramaktadır. Çoğu durumlarda eşlerin birbirlerinden aldıkları cinsel doyumdan çok daha önemli olan, birbirlerine karşı duydukları ruhsal bağımlılıktır. İki eşten birinin dışarıda bir başkakimseyle ilişkiye girmesi durumunda beliren yoğun kıskançlık, yetişkin insan gururunun çiğnenmesinden çok anne babanın ilgisi için rekabet etmekte olan çockların birbirlerini çekemezlikle-rini andırır.
Sevici eşler arasında çok sık raslanılan ilişki düzeni, anne kız ilişkisi biçiminde kurulur. Burada çocuk konumunda olan kadın iki şey aramaktadır: kendisinedayanak olacak bir anne ve özdeşleşe-bileceği bir kadın örneği. Bu iki unsurdan aradıklarını farklı ölçülerde bulacaktır. Anne rolünü üstlenen kadın ise başka türlü tatmin edemediği annelik duygularını karşısındaki kişiye yöneltmektedir. Böyle bir ilişki ancak kısa bir süre içinde kısmen doyurucu olabilir. Bir kimsenin gerçek çocuğu olmayan bir başkasına annelik etmesi güçtür. Üstelik kendisi de bir erkeğin verebileceği türden desteğe ihtiyaç duyabilir. Kadınlar arası eşcinsel ilişkilerde hakim durumda olan kadının anaç olmaktan çok erkeksi bir tutumu benimsediği örnekler de vardır. Erkek gibi giyinen, davranan, kadınsı özellikleri hor gören tipteki sevici kadın pek ender değildir. Sevicilikte bedensel cinselliğe gelince, bu konuda herhangi bir yetersizlik gerçekten söz konusu olmaz. Çünkü kadın cinselliğinde penisin rolü sanıldığı kadar ön planda değildir. Bu yüzden birbirlerini elle doyuma ulaştıran seviciler, yapma penis araçlarına çok sık baş vurmazlar