Evlenen her çift, birbirine sonsuz bir bağlılık göstermek, ömür boyunca sadık kalmak umuduyla bu işe girişir genellikle. Bugün içinde yaşadığımız toplum bir kadının birden fazla erkekle cinsel ilişki kurmasını hoş karşılamaz. Erkeklere gelince, bu konu biraz daha geniş bir hoş görüyle ele alınmaktadır. Erkeklerin doğal olarak çok karılı olma eğilimleri olduğu söylenir. Ama gerçekte bu yanlıştır. Kadınlara da erkekler kadar geniş bir cinsel özgürlük tanınan toplumlarda her iki cinsin de bu özgürlükten aynı hevesle yararlandığı yapılan çeşitli araştırmalar sonunda ortaya çıkmıştır. Sonsuz ve sınırsız cinsel bağlılık birçok kişilere ters gelebilir. Amerika Birleşik Devletlerinde araştırmalar yapan ünlü bilim adamı Kinsey’in yayınladığı rapor bu düşünceyi doğrulayacak niteliktedir. Bu rapora göre pek çok sayıda, erkek ve oldukça çok sayıda kadın eşlerini aldatmakta, hiç değilse evlilik dışı cinsel ilişkiler kurmaktadırlar.
Ancak, birçok sosyal, ekonomik ve dinsel etkenler, cinsel ilişkilerin uygar toplumlarda, ilkel toplumlarda olduğu kadar rahat çerçeveler içinde bırakılmalarına engel olmaktadırlar. İlkel toplumlarda da (örneğin Polenezyalı lar gibi) cinsellik tamamen özgür değildir. Herkes herkesle cinsel ilişkide bulunamaz; ve kimin kiminle cinsel ilişkiler kurabileceği kesin kurallara bağlanmıştır. Uygar toplumlar, ömür boyunca bir tek kişiye sadık kalma ilkesini benimsemişlerdir ve bunu uygulamaya çalışırlar. Ama bir yandan da kişinin kendisine eş olarak seçtiği kişiden başkasına karşı cinsel istek duyabileceği kabul edilmelidir. Böyle birşey meydana geldiğinde ve bu istek karşı konulmaz bir tutku haline geldiğinde de eğer kişi eşini aldatmaktan kendini alamamışsa, bunu dünyanın en korkunç olayı olarak görmek yersiz olur.