Kadınların cinsel sorunları arasında en sık karşılaşılanı orgazm güçlüğüdür. Bu, cinsel soğukluktan farklı bir durumdur. Çünkü orgazma ulaşmada güçlük çeken kadınların çoğunda güçlü bir cinsel güdü vardır. Aşık olabilirler, cinsel oyunlardan tad alabilirler, heyecanlanabilir, dölyolu ıslanması ve penisin girişinden tad almayı yaşayabilirler. Kısacası cinsel bakımdan duyarsız değildirler. Fakat orgazma doğru gelişen heyecan düzlüğü evresine vardıklarında “takılıp” doruk noktasına doğru ilerleyemezler. Doğal olarak orgazm boşalmasına varmaları için yeterli uyarım aldıkları halde yine de doruk noktasına varmada güçlük çekerler.
Genel olarak kadınların orgazm yaşamındaki güçlük ya da kolaylıkları dereceli bir grafik çizgisi oluşturur. Çizginin bir ucunda erotik düş kurma yoluyla, hiç bir fiziksel uyarım olmaksızın orgazm yaşayabilen ender kadınlar vardır. Bunlardan sonra gelenler, yine erotik düş sayesinde ve ayrıca bacaklarının iç adelelerini ritmik biçimde kasıp gevşetmeyle klitoris üzerinde bir basınç yaratıp, belki aynı zamanda dölyolu kaslarını da harekete geçirerek orgazma ulaşırlar. Bazı kadınların sevişme öncesi oyunlarda kolaylıkla orgazm doruğuna vardıkları olur. Orgazm güçlüğünün nedenlerini anlamak, tedavisini geliştirebilmek için ilk önce kadın orgazmının doğru biçimde kavram laştırılması gerekmektedir.
Bugüne kadar bu konuda bir takım yanlış varsayımlar geçerli olmuştur. Psikanalizcilere göre kadında iki çeşit uyarımdan kaynaklanan iki çeşit orgazm söz konusudur: klitoris orgazmı, dölyoluorgazmı, bunlardan ilkinin daha “erkeksi” olduğu düşüncesi ile olgun kadınlık çağında erotik uyarımların klitoristen dölyoluna aktarılması süreci, “normal” kadın cinselliğinin gereği olarak görülür. Bu varsayım son yapılan araştırmalar sonucunda çürütülmüştür. Klitoris orgazmı ile dölyolu orgazmı diye bir ayırımın yapay olduğu ortaya konmuştur. Gerçek olan, kadının tek türden bir orgazm yaşadığıdır ve bu orgazm için gerek klitoris, gerek dölyolunun önemli etmenler olduklarıdır. Orgazm bir reflekstir. Dolayısıyla irade dışı bir olgudur, insan bedenindeki tüm diğer refleksler gibi duyu sinirleri ile motor sinirlerine bağlı bir şekilde gerçekleşir. Bu konudaki bilgilerimiz henüz yetersiz olmakla birlikte büyük bir olasılıkla orgazm için gerekli iik tetiği çekmede klitoristeki duyu sinirleri, daha sonraki motor unsuru için de dölyolu çevresindeki kaslar aracılığıyla motor sinirleri etkili olmaktadır. Klitoris ile dölyolunun kadın orgazmında birlikte oynadıkları rolü tanımlayabilmek, orgazm güçlüğü olan kadınlarda “normal” ile “anormal” kavramlarını aydınlatmak açısından önemlidir. Çünkü salt klitoris uyarımı ile orgazm yaşayabildiklerini gören pek çok kadın kolaylıkla bu konuda yetersiz ya da anormal oldukları kanısına kapılmaktadır. * Orgazm güçlüğünün ruhsal nedenleri, erotik duyguların suçluluk vb. duygularla bağdaştırılması, yoğun deneyden ürkme gibi durumlar olabilir. Kadının eş seçimindeki kararsızlığı, eşi tarafından terk edilme- korkusu, bağımsızlığını yitirme kaygısı ya da eşine karşı kin beslemesi orgazm refleksinin aşırı ülçüde denetim altına alınmasıyla sonuçlanır. Böylece orgazma ulaşmada güçlük belirir. Bu sorunlarla birlikte yaşayan kadınlarda kendi duygu ve davranışları üzerindeki kontrolünü yitirme korkusu çok yaygındır. Oysa ciddi bir hastalıksöz konusu olmadıkça, kadın sinirsel, hormonal ya da jinekolojik bir rahatsızlıktan yakınır durumda değilse, orgazm için gerekli fiziksel temelde bir bozukluk yok demektir. Bu durumda bütün kadınlar orgazmı yaşayabilirler. Sorunun kaynağını eşler arasındaki ilişkide arayarak tedaviye yönelmek en doğrusudur. Modern cinsel terapide orgazm güçlüğü sorununa en temel yaklaşım, hastanın ya/ olan reflekslerini aşırı denetim atfında tutma eğilimini ortadan kaldırmaya çalışma yönündedir