Kadının ikincil cinsel organları başında göğüsler yer alır. Hâttâ göğüslerin birincil cinsel organlardan sayılması gerektiğini ileri sürenler de vardır. Hem emzirme sırasındaki hayatî önemi, hem de dölyolu ve klitoris yöresiyle arasındaki doğrudan bağlantı, ayrıca uyarımlar karşısındaki aşırı duyarlılığı, göğüslerin cinsel yaşam alanındaki önemini açıkça göstermektedir. Göğüslerin birer “meme” olarak emzirme dönemindeki işlevi, sütbezlerinin yapısı ve işleyişi, emzirme bozuklukları. vb. “Emzirme” başlığı altında ele alınmıştır. Burada üzerinde durulmak istenen konu, göğüslerin birer cinsel organ ve cinsel simge olarak taşıdıkları önemi sergilemektedir. Her şeyden önce göğüs uçları, son derece duyarlı sinir uçlarıyla donatılmıştır. Buradaki sinir uçları vajina yöresindeki uyarım sistemiyle bağlantılıdır. Göğüs uçlarının etkili biçimde okşanması ya da emilmesi, dölyolu çevresindeki salgı bezlerini harekete geçirerek dölyo-
lunun ıslanmasını ve cinsel birleşmeye hazırlanmasını sağlar. Okşanarak uyarılan göğüs uçları gözle rahatça seçilecek ölçüde dikleşir. Bu dikleşmenin nedeni, göğüs uçlarına kanın hücum etmesi ve aynen penisin sertleşmesinde olduğu gibi kaslar ve sinirleri aşırı faaliyete yöneltmesidir. Göğüs uçlarındaki dikleşme, başka uyarım bölgelerinin uyarılmasının bir sonucu dâ olabilir. Erkeklerin meme uçlarında da kadınlarınkini andırır bir duyarlılık görülse de, bunun derecesi çok daha düşüktür. Dış görünüşte kadın bedeniyle erkek bedeni arasında göze çarpan en belirgin farklardan biri, belki de en önemlisi göğüslerdir.
Hem kadın hem de erkek farklılığı bilinç yoluyla olduğu gibi, güdüler yoluyla da kesinlikle algılamaktan geri kalmaz. Cinsel yaşam, bedensel ve ruhsal yapı farklılıklarının karşılıklı oyununa dayanır. Cinslerin karşılıklı duydukları çekici
ligin, birbirine doğal olarak çekilmelerinin temelinde yatan etkenlerden belki en önemlisi bu farklılık ve bu farklılığın cinsel bütünleşmede karşılıklı olarak birbirini tamamlamasına duyulan istektir.